“Türkçe İsim Koymak”
Yıllardan beri aynı şeyleri konuşmaktan bıkmadık. Konuşma var, eylem yok. Hep deriz ya! İşyerlerinin isimleri, markalar Türkçe olsun diye, yeri gelir tenkit ettiğimiz şeyi kendimiz yapar işyerimizin adını İngilizce koyarız.
Bununla ilgili olarak ülke genelinde birçok tedbirler alınsa da üzülerek söylüyorum ki,  geçerli değil.
Bazı belediyeler illerinde işyerlerinde Türkçe isim konulsun diye karar alıyor. Bazı üniversitelerin Türkçe bölümü öğrencileri bulundukları ilde işyerlerini gezerek Türkçe isim önerisinde bulunuyor.
Yıllar önce bir sendika bulundukları ilde işyerlerini gezmiş ve Türkçe ismi özendirmek için Türkçe işyeri ismi olanlara Türk Bayrağı hediye etmişti.
Sizler de bir vatandaş olarak Balıkesir’in caddelerini, sokaklarını gezerken ve alışveriş yaparken işyerlerinde Türkçe isim kullananlara teşekkür edin, kullanmayanları da kibarca uyarın.
İş yeri, sokak, cadde, tabela vb. yerlerde yabancı isimler görmekteyiz. Türk Dil Kurumu bunlara niçin engel olmuyor? Niçin bunlarla ilgili yasalar çıkarıp bir yaptırım uygulamıyor?
Türk Dil Kurumunun görev ve sorumlulukları, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 10. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre iş yeri adları ile cadde, sokak ve tabelalardaki yabancılaşmaya karşı Kurumumuzun herhangi bir yasa çıkarma görevi ya da yaptırım gücü bulunmamaktadır. Türk Dil Kurumu, yabancı adları Türkçe karşılıkları ile değiştiren iş yerlerini ve Türkçe adlar tercih eden kuruluşları ödüllendirerek veya örnek göstererek diğer kuruluşlar için teşvik edici bir rol üstlenmektedir.
Türk Standartları Enstitüsü yön levhaları, tabelalar, marka isimleri ve reklamlarda Türkçe kullanılmasını amaçlayan kapsamlı bir çalışma yapsa da tam olarak hayata geçirilemedi.
İsim konusunda bir yaptırım yok. Ancak, yabancı işyeri isimleri yerine Türkçe isimlerin kullanılması konusunda vatandaşlar teşvik edilebilir ve ödül verilebilir.

KORKMALIMIYIZ?
Evet! Korkmalıyız. Tedbirli olmakta yarar var. Korku, endişe aslında hepimizde olan, yararlı, gerekli, koruyucu, geliştirici bir duygudur. Çok öyle hissetmesek ve bilmesek de psikologlar korkuyu sağlıklı, doğal, mecburi bir duygu olarak niteliyorlar. Korku bir anlamda bizi tehlikelere, olumsuzluklara karşı koruyan, önlem almamızı, kurtulmamızı, yaşamamızı, gelişmemizi sağlayan emniyet kilididir. Tek yapmamamız gereken şey; korkuya teslim olmamak, olumsuzluğa kapılmamak, durmamak ve ilerlemektir.