Zarar görmekte bunca ısrar edilmesi, beynimin duvarlarında onulmaz çatlaklar açıyor. Daha karlı daha verimli yöntemler varken genel anlamda ülke olarak bunca zarara maruz kalmak istememiz, değer yargılarımda feci zayiat yaratıyor.

Doğru göreceli bir kavram değildir, herkesçe birdir ve böyle olduğu kabul edilmiştir. Yani gökyüzünün mavi olması, kişiden kişiye değişecek bir durum değil. Sana göre mavi ama bana göre kırmızı denilecek bir durumda karşımıza çıkmaz. Yaşamın her alanında doğrular vardır, bunlar apaçık ortadadır. Reddetmek, sizi pişmanlıklarla dolu çukurlarda kıvrandırmaktan başka bir işe yaramaz. İstenir ki acı da tatlı da olsa kişi, önüne serilmiş doğrulara bakıp yolunu çizsin.

Bakınca öyle bir yere ermişiz ki modern dünyanın ortalık yerinde bir ilkel düş tufanı içinde debeleniyoruz. Halbuki daha ilerilere atılmamız gerekirdi. Bundan 500-600 yıl önce bilimle, sanatla, rasyonel düşünceyle anılan topraklarda şu an çocukların evlendirilmesinin “sapıkça” bir düşünsel zemine oturtulmaya çalışıldığı, kadınların diri diri gömülmesinin mubahlaştırıldığı, 21. yüzyılda bu tip çağdışı konuları konuştuğumuz bir dönem yaşıyoruz. Sizce biraz tuhaf değil mi? Yani bulunmamız gereken yer burası mı? Sonra gelenin önce gelenin ilerisine geçmesi doğru olan değil midir? Gerisinde kalırsa doğru mudur?

Vahşi sulamanın su kaynaklarını hunharca tükettiği, bilimsel araştırmalar ve saha çalışmalarında ispatlanmasına rağmen inatla buna devam edilmesi doğru mu? Kendi yemini üretip kendi rasyonunu hazırlayan Avrupa çiftçilerinin birkaç yüzyıl önde gitmesi çok net bir göstergeyken çiftçinin hala yem fabrikalarına gebe, bankalara borçlu şekilde yaşaması doğru mudur? Daha karlı ve ihracat garantisi olan tarımsal ürünler yerine geleneksel ve ticari getirisi düşük ürünlerde ısrarcı olunması doğru mudur? Estetik hazzı göklere çıkaracak nitelikli eserlerin tadı hala damaklarda tazeliğini korurken yatak odası maceralarını anlatan “piyasa” kitaplarının yazılması doğru mu? Şehirlerin alametifarikası kitapçıları kapanırken süper marketlerde reyon kitapçılığı yapılması doğru mu? Üretmek bu kadar güzel ve büyülüyken tüketimde bu kadar inatlaşılması, üretimin her şeyiyle bir kenara itilmesi, üretim enstrümanlarının tarumar edilmesi, üretenin bacağının kırılmaya çalışılması, göstermelik teşviklerle üretime sözde destek olunması doğru mu? Okumadan, araştırmadan, sanatla uğraşmadan, üretmeden, konuşmadan, özgürleşmeden bir dünya kurmak doğru mu? Komşunun komşuya düştüğü, kardeşin kardeşe bilendiği, ahlaki değerlerin epridiği bir evren ne kadar doğru?

Yanlışsam düzelt ama doğru değil mi? Üçüncü köydeyim, dokuzuncuyu göremeden doğruya erişmemizi gönülden isterim.